Büstler Salonu olarak adlandırılan ek salonda, Amasra ve çevresinden müzeye kazandırılmış olup; çoğunluğu Roma İmparatorluk Dönemi’ne tarihlendirilen ve içlerinde Atina’nın ünlü politikacıları arasında yer alan Demosthones’in de yer aldığı sekiz adet büst sergilenmektedir.
Ayrıca; müzenin koridorunda Ceneviz Armaları, 4 Nolu Etnografik Eserler Salonunda 1852 tarihli, saray matbaasında basılmış bir Akdeniz haritası, müzenin bahçesinde de Hellenistik, Roma, Bizans, Ceneviz ve Osmanlı dönemlerine ait taş eserler bulunmaktadır.
Amasra Müzesi’nde Sergilenen Önemli Eserler
Quadriga Üstünde Nike
Yüksekliği 76 cm, genişliği 97 cm derinliği 12 cm olan bir stel veya lahit teknesinin bir yüzüne ait fragman. Eserin sol tarafında yer alan “Nike” ile ilgili olan kısmı 1. yüzyıla tarihlenirken, sağ tarafta yer alan ölü yemeği sahnesi (symposium) MS 212’den sonraya tarihlendirilmektedir. Dolayısıyla eser iki kez kullanım görmüştür. Eseri benzersiz kılan özelliği mezarda yatan kişiyi taçlandıran “Quadriga Üstünde Nike” kabartmasıdır. Yunan kaplarında, Roma fresklerinde ve bazı sikkelerde “Quadriga Üstünde Nike” betimlemesini nadir olarak görülmektedir.
Eserin Sol üst köşesinde: [Şu kadar yıl] dü[zgün] bir yaşam sürmüş olan, […] -onnas’ın kızı, […]ar’ın ise eşi olan filanca (burada yatıyor), Sağ alt köşesinde ise: ?5 yıl yaşayan, Ariston oğlu Aurelius Aleksandros (burada yatıyor). Sağlıcakla kalın! yazmaktadır.
Nike, Pontuslular soyundan gelen Titan Pallas ve cehennem ırmağı Styx’in çocuğu; Tanrılarla Titanların savaşında Zeus’un yanında olan, Herakles’e Olympos yolculuğunda refakat eden ve çoğu zaman Athena ile birlikte betimlenip zafer ile bilgeliği tamamlayan, barış zamanında güç savaş zamanında moral başarı ve zaferi simgeleyen antik dönemin en sevilen tanrıçalarının başında gelir.
Glykon (Yılan Heykeli)
5 İyi İmparator döneminde (Nerva, Trajan, Hadrianus, Pius, Marcus Aurelius) yaşamış Abounouteikhoslu Aleksandros’un İonopolis (İnebolu) merkezli kurduğu Glykon Kültü’nün simgesi olan heykel. Çıkış noktasını sağlık tanrısı Asklepios’un reankerne olup dünyaya yeniden gelmesi temellerine dayandırmıştır.
Müzede yer alan bu eser, dünyadaki birkaç örneğe kıyasla çok daha büyük ve etkileyicilik noktasında göz kamaştırıcıdır. Kültün çıkış noktası olan Paphlagonia Bölgesinde bulunması, stil kritiği gibi detayları da göz önünde bulundurulduğunda söz konusu yılan heykelinin Glykon Kültü’ne ait ve görülmesi gereken nadir eserlerden biri olduğu düşünülmektedir.
Hadrian Torsosu (Zırhlı Gövdesi)
117–138 yılları arasında hüküm sürmüş olan Roma İmparatoru Hadrian “Beş İyi İmparator”un üçüncüsüdür. İmparatorun bu zırhlı Torsosu, Hadrian’ın Hierapytna heykel tipine girmektedir ve buluntu yeri Anadolu olan tek örnektir.
(Bu tipin bir ikinci örneği İstanbul Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir ancak bu eser Girit Adası’ndan getirilmiştir). Söz konusu eser birçok hikâyeyi bir arada barındırması ve verdiği mesajlar bakımından çok önemlidir. Tam bir Grek kültür, bilim ve düşünce hayranı olan İmparator Hadrian’ın bu heykel tipi ve kopyalarını imparatorluğunun geç döneminde, hayattayken yaptırdığı bilinmektedir.
Zırh üzerinde iki farklı mitolojik konu birlikte işlenmiştir. İlk olarak dişi kurt Lupus’un Romus ve Romulus’u emzirmesi ile Roma’nın kuruluş miti betimlenmiştir. Ayrıca bu iki kardeş ve kurt sadece bir kuruluş miti değil aynı zamanda Roma’nın geçmiş ve geleceğinin garanti altında olduğunun sembolleri olması bakımından önemlidir.
Bir diğer betimleme ise Truva’nın sembolü ve koruyucusu olan Pallas Athena heykel kabartmasıdır. Athena aynı zamanda tüm Grek dünyasını temsil eder, bu bağlamda Aenas’ın Truva’dan kaçarak Roma’yı kurması betimlenmiştir. Dolayısıyla Roma ve Grek dünyası birbirleriyle özdeşleşmiş, kuruluş, varlık ve devamlılıkları Hadrian garantisi altına alınmıştır. Çelenklerle Athena’yı onurlandıran zafer tanrıçaları Nike’ler ise devletin devamlılığı ve zaferlerin devam edeceğinin garantörleridir.
Ceneviz Armaları
Cenevizliler, gittikleri her noktaya kimliklerini de beraber götürmüşlerdir. Bu kimlikler cepte taşınamayacak kadar büyük ve adeta bir imza niteliğinde “arma”larıdır. Genellikle kale surlarına ve şehir giriş kapılarına attıkları bu imzaların çoğu günümüze kadar ulaşmayı başarmışlardır.
Amasra Müzesi’nde beş adet Ceneviz Arma’sı yer almaktadır. Bu armaların üzerinde o dönemde Amasra’da Ceneviz adına yönetimde olan soylu ailelerin, Galata’dan atanan yüksek rütbeli görevlilerin ve dönemsel olarak Cenevizlilere baskın gelen Milano Dukalığı ve Fransa Krallığı yetkililerinin sembolleri bulunmaktadır.
Ayrıca müzeye üç-beş dakika mesafede yer alan kale-sur duvarlarında in-situ halinde yerinde korunmuş 9 adet daha benzersiz Ceneviz Arması, keşfe çıkacak ziyaretçileri merakla beklemektedir.
Hitit Hançeri
42,5 cm’lik boyu, 12,2 cm’lik sap uzunluğuyla, kabzasıyla birlikte tek parça demirden yapılmış olan ve oldukça etkileyici bir görünüme sahip olan bu hançer, kabza kısmında yer alan iki adet perçin ve hilal formlu tepeliği ile de dikkat çekmektedir.
Döküm tekniği ile yapılmış olan eser, dönemsel olarak üst düzey bir tasarıma ve el işçiliğine sahiptir. Aynı zamanda Hititlerin savaş kültürüne ne kadar yakın olduklarının ve bizlerin de bu kültüre ne kadar yakından tanıklık edebileceğimizin de bir kanıtıdır.
Eser, günümüze kadar ulaşmış ve ilk günkü bütünselliği kesinlikle bozulmamış halde sergilenen, nadide birkaç (belki de tek) Hitit hançerinden biridir.